Önerilen Aramalar

Anayasa Mahkemesi E-ticaret Kanunu’nda Yapılan Değişiklikleri Anayasaya Uygun Buldu

15.11.2023

Tüm Haberler
6563 sayılı Kanun'da (“E-Ticaret Kanunu”) köklü değişiklikler yaparak 07.07.2022 tarihinde yürürlüğe giren 7416 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun hakkında Anayasa Mahkemesi’nde (“AYM”) açılan iptal davasında verilen karar 22.09.2023 tarihli 32317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır. AYM, değişiklik yapan düzenlemelerin E-Ticaret kanunu ile ilgili hükümlerini Anayasa’ya uygun bularak, iptal talebini oyçokluğu ile reddetmiştir.

İptal Talebinin Gerekçeleri

E-Ticaret Kanunu’nda yapılan değişikliklerin aşağıdaki gerekçelerle Anayasa’ya aykırı olduğu iddia edilmiştir;

(a). Bir takvim yılındaki net işlem hacmi ile iptal ve iadeler hariç işlem sayısına ilişkin kriterleri sağlayan e-pazaryerleri ile e-satıcılara lisans alma yükümlülüğü getirilmiş; ancak, lisans ücretlerinin net işlem hacminin esas alınarak belirlenmesinde kamu yararının bulunmadığı, bu durumun e-pazaryerlerinin faaliyetlerine ölçüsüz biçimde müdahale edilmesine yol açtığı, aynı zamanda teşebbüs özgürlüğünü ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği, ayrıca rekabet hukukuna ilişkin mevzuatla e-pazaryerlerinin haksız rekabet uygulamalarının önüne geçilmesinin mümkün olduğu gözetildiğinde kuralın ölçülülük ilkesinin gereklilik unsurunu taşımadığı, haksız rekabete neden olduğu, kuralların haksız rekabetin önlenmesi amacı bakımından elverişli olmadığı, eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı ileri sürülmüştür.

(b). E-pazaryerinin, ilgili e-pazaryeri veya e-satıcıların onayı olmaksızın, bunların Elektronik Ticaret Bilgi Sistemi’ne (“ETBİS”) kayıtlı alan adlarının ana unsurunu oluşturan tescilli markalarını kullanarak çevrimiçi arama motorlarında pazarlama ve tanıtım faaliyetinde bulunamayacağı düzenlenmiş; ancak, bu düzenleme kapsamında alınması gereken onayın usul ve esasları ile kapsamının genel çerçevesinin açık olmaması sebebiyle keyfi uygulamalara sebebiyet verebileceği, bu durumun hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ile yasama yetkisinin devredilmezliği ilkeleriyle bağdaşmadığı, ayrıca alınması gereken onayın usul ve esasları ile kapsamını belirleme yetkisinin idareye bırakılmasının e-pazaryerleri arasında ayrımcılığa neden olabileceği, bu durumun ise eşitlik ilkesini ihlal edeceği ileri sürülmüştür.

(c). E-pazaryerlerine “net işlem hacimleri” baz alınarak getirilen bazı yükümlülüklerin belirlenmesinde kamu yararının bulunmadığı, bu durumun e-pazaryerlerinin faaliyetlerine ölçüsüz biçimde müdahale edilmesine neden olduğu, aynı zamanda teşebbüs özgürlüğünü ihlal ettiği, ilgili düzenlemenin haksız rekabete sebep olabileceği gözetildiğinde rekabetin önlenmesi amacını gerçekleştirmeye elverişli olmadığı, e-pazaryerleri arasında haksız uygulamalara sebep olacağı, bu suretle eşitlik ilkesi bağlamında teşebbüs özgürlüğünün ihlal edildiği ileri sürülmüştür.

(d). İndirim ve reklam bütçelerinin kullanımına yönelik birtakım sınırlayıcı hükümler düzenlenmiş; ancak, durumun e-pazaryerlerinin teşebbüs özgürlüğünü, mülkiyet hakkını ve sözleşme özgürlüğünü ihlal ettiği, düzenlemelerde kamu yararının bulunmadığı, bu durumun e-pazaryerleri açısından eşitlik ilkesine aykırı uygulamalara yol açabileceği, ifade özgürlüğünü de ihlal ettiği, ayrıca e-pazaryerlerinin bu bütçeler çerçevesinde sunacağı hizmetlerin mal ve hizmet sektör ve kategorileri itibarıyla kullanım üst sınırını belirlemeye Bakanlığın yetkili kılınmasının hukuki belirlilik, idarenin kanuniliği ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkeleriyle bağdaşmadığı ileri sürülmüştür.

(e). E-pazaryerlerinin finansman imkânı sağlama, elektronik para kabulü, taşımacılık ve posta hizmetleri ile mal ve hizmet ilanlarının yayımlanması gibi hizmetleri sağlaması kısıtlanmış; ancak, kısıtlamanın e-pazaryerlerinin faaliyetlerine orantısız biçimde müdahale edilmesine yol açtığı, bu durumun teşebbüs özgürlüğünü ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği, söz konusu kısıtlamalarda kamu yararının bulunmadığı, kısıtlamaların haksız rekabete sebep olması nedeniyle eşitlik ilkesiyle de bağdaşmadığı ileri sürülmüştür.

(f). E-pazaryerlerinin kendisinin veya ekonomik bütünlük içinde bulunduğu kişilerin markasını taşıyan ya da marka kullanım hakkına sahip olduğu malları satışa sunamayacağı veya bu malların satışına aracılık edemeyeceği düzenlenmiş; ancak, kısıtlamanın e-pazaryerlerinin faaliyetlerine orantısız biçimde müdahale edilmesine yol açtığı, rekabet hukukuna ilişkin mevzuatla e-pazaryerlerinin haksız rekabet uygulamalarının önüne geçilebileceği gözetildiğinde kuralın ölçülülük ilkesinin gereklilik unsurunu taşımadığı, söz konusu sınırlamaların haksız rekabete neden olacağı, ayrıca kuralın eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığı, e-pazaryerlerinin kendi ürünleri üzerinde tasarrufta bulunulmasının sınırlanmasının mülkiyet hakkına müdahale oluşturduğu iddia edilmiştir. Bu hükmün uygulanmasında hariç tutulan dergi ve gazete gibi süreli yayınlar ile kitap ve elektronik kitap okuyucuları bakımından ise yukarıdaki gerekçelere ek olarak, e-pazaryerlerinde sektörel ayrım yapılmasının haklı gerekçelerinin bulunmadığı, bu durumun eşitlik ilkesini ihlal ettiği e-pazaryerlerinin kendi ürünleri üzerinde tasarrufta bulunulmasını sınırladığı ileri sürülmüştür.

İleri sürülen hukuka aykırılık iddialarına ek olarak da her bir düzenleme bakımından ayrı ayrı bakıldığında e-ticaret piyasasının sağlıksız ve dengesiz büyümesine ve tekel veya oligopol yapıların oluşmasına neden olabileceği, e-pazaryerlerinin çeşitliliğini azaltacak olması nedeniyle tüketicinin korunması ilkesinin zedelendiği, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla da bağdaşmadığı ve Anayasa’ya aykırı olduğu iptal talebinin gerekçesini oluşturmuştur.

Anayasa Mahkemesi’nin Değerlendirmeleri

AYM ise iptal talebine konu E-Ticaret Kanunu maddelerinin her birini ayrı ayrı değerlendirmiş ancak her biri bakımından temel olarak aynı gerekçelere istinaden Anayasa’ya uygun bulmuştur. Yukarıda açıkladığımız E-Ticaret Kanunu maddeleri bakımından AYM tarafından yapılan değerlendirmede; e-ticaret piyasasının millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesi, e-ticaret sektörünün güvenli, sağlıklı ve düzenli işlemesi için kamu yararına dayalı meşru bir amacın varlığı arasında bulunması gereken makul dengenin gözetildiğine ve temel hak ve özgürlüklere orantılı bir biçimde sınırlama getirilmiş olduğuna hükmetmiştir. Ayrıca, rekabet hukukuna ilişkin mevzuatla e-pazaryerlerinin haksız rekabet uygulamalarının önüne geçilmesinin mümkün olduğuna ilişkin iddialar hakkında rekabet hukuku düzenlemelerinin önleyici olmaktan öte, düzeltici nitelikte olduğu, tüketici ile küçük işletmelerin korunmasını sağlama amacı bakımından rekabet ortamının bozulmasından önce tedbir uygulanmasının kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında bulunduğu, dolayısıyla da e-ticaret alanında rekabet ortamının bozulmasından önceki aşamada bu durumun önlenmesi amacıyla başkaca tedbirlerin alınmasının da mümkün olduğu değerlendirilmiştir.

AYM Kararı uyarınca, E-Ticaret Kanunu’nda yapılan değişiklikler mevcut haliyle yürürlük bulmaya devam edecektir. Bu süreç ile paralel ilerleyen E-Ticaret Kanunu’nun uygulanmasına yönelik yürürlüğe girmiş olan Elektronik Ticaret Aracı Hizmet Sağlayıcı ve Elektronik Ticaret Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik’in konu olduğu dava da Danıştay incelemesinde devam etmektedir. Danıştay’ın vereceği karar ve bu kararının AYM kararı ile e-ticaret sektörüne nasıl bir şekilde vereceği merakla beklenmektedir.

AYM Kararı’na buradan ulaşabilirsiniz.

Dilek Akdaş Kökenek, Ortak
Dilara Kürkçüoğlu, Avukat




Diğer Haberler